T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
MUĞLA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü)
Sayı
:
96620903-125[5-e/2015-10]-
07.04.2017
Konu
:
Tasfiye kararı alınan şirketin taşınmazının bedelsiz olarak devrinin KV, KDV ve Harç yönünden değerlendirilmesi.
İlgide kayıtlı özelge talep formunda, şirketinizin sermayesinin (105,00.-TL) yasal limitin altında kaldığı için tasfiye edilmesi gerektiği, … Belediye Başkanlığına ait taşınmazın şirketin tasfiyesi halinde anılan Belediyeye iade edileceğine ilişkin tapu şerhiyle şirketinize ayni sermaye olarak konulmuş olduğu, sermayenizin % 99 unu söz konusu taşınmazın (99,72.- TL) oluşturduğu, genel kurul kararı ile şirketin tasfiyesine ve taşınmazın bedelsiz olarak … Belediye Başkanlığına devrine karar verildiği belirtilerek bu taşınmazın tapu kaydının … Belediye Başkanlığına bedelsiz olarak devrinde fatura düzenlenip düzenlenmeyeceği, fatura düzenlenecek ise bedel olarak ne yazılacağı, KDV tahakkuk ettirilip ettirilmeyeceği, taşınmazın ilk maliki olan … Belediyesine bedelsiz olarak devrinin tasfiye sonunda kalan mevcutların dağıtımı olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceği ile koşullu ayni sermaye olarak konulmuş olan söz konusu taşınmazın ilk malikine bedelsiz olarak devrinin harç, kurumlar vergisi ve KDV yönünden herhangi bir işleme tabi tutulup tutulmayacağı hususlarında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.
A-Kurumlar Vergisi Kanunu Yönünden
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde, kurumlar vergisinin mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden
hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun “Bilanço esasında ticari kazancın tespiti” başlıklı 38 inci maddesinin birinci fıkrasında, bilanço esasına göre ticari kazancın, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet fark olduğu, bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce işletmeye ilave olunan değerlerin bu farktan indirileceği, işletmeden çekilen değerlerin ise farka ilave olunacağı belirtilmiştir.
Aynı Kanunun 94 üncü maddesinde, maddede belirtilen kişi ve kurumların bentler halinde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecbur oldukları belirtilmiştir.
Anılan Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendinin (b) alt bendi ile Kurumlar Vergisi Kanununun 15 inci maddesinin ikinci fıkrası ve 30 uncu maddesinin üçüncü fıkrasında kâr payları üzerinden yapılacak vergi kesintisine ilişkin hükümlere yer verilmiştir. 03.02.2009 tarih ve 2009/14592, 14593 ve 14594 sayılı Bakanlar Kurulu Kararları uyarınca kâr payları üzerinden yapılacak vergi kesintisi oranları %15 olarak belirlenmiştir.
Menkul sermaye iratları açısından vergiyi doğuran olay niteliğinde olan hukuki ve ekonomik tasarrufun gerçekleşmesinde, gelirin sahibi tarafından talep edilebilir hale gelmesi anlamına gelen hukuki tasarruf aşaması, gelirin istendiği anda sahibine ödenecek hale gelmesi anlamına gelen ekonomik tasarruf aşamasınca izlenmekte olup, söz konusu menkul sermaye iradı gelirinin fiilen tahsil edilip edilmemesi gelirin elde edilmesine etki etmemektedir.
Kurumlar Vergisi Kanununun 17 nci maddesinde;
“1) Tasfiye dönemi: Her ne sebeple olursa olsun, tasfiye haline giren kurumların vergilendirilmesinde hesap dönemi yerine tasfiye dönemi geçerli olur.
a) Tasfiye, kurumun tasfiyeye girmesine ilişkin genel kurul kararının tescil edildiği tarihte başlar ve tasfiye kararının tescil edildiği tarihte sona erer. Başlangıç tarihinden aynı takvim yılı sonuna kadar olan dönem ile bu dönemden sonraki her takvim yılı ve tasfiyenin sona erdiği dönem için ilgili takvim yılı başından tasfiyenin bitiş tarihine kadar olan dönem bağımsız bir tasfiye dönemi sayılır.
b) Tasfiyenin başladığı takvim yılı içinde sona ermesi halinde tasfiye dönemi, kurumun tasfiyeye girdiği tarihten başlar ve tasfiyenin bittiği tarihe kadar devam eder.
c) Tasfiyenin zararla kapanması halinde tasfiye sonucu, önceki tasfiye dönemlerine
doğru düzeltilir ve anılan dönemlerde fazla ödenen vergi mükellefe iade edilir.

(4) Tasfiye kârı: Tasfiye halindeki kurumların vergi matrahı tasfiye kârıdır. Tasfiye kârı, tasfiye döneminin sonundaki servet değeri ile tasfiye döneminin başındaki servet değeri arasındaki olumlu farktır.
a) Tasfiye kârı hesaplanırken;
1) Ortaklara veya kurum sahiplerine tasfiye esnasında avans olarak veya diğer şekillerde yapılan her türlü ödemeler tasfiyenin sonundaki servet değerine,
2) Mevcut sermayeye ilave olarak ortaklar veya sahipleri tarafından yapılan ödemeler
ile tasfiye esnasında elde edilen ve vergiden istisna edilmiş olan kazanç ve iratlar tasfiye döneminin başındaki servet değerine,
eklenir.

(5) Servet değeri: Tasfiye döneminin başındaki ve sonundaki servet değeri, kurumun tasfiye dönemi başındaki ve sonundaki bilânçosunda görülen öz sermayesidir. Bir yıldan fazla süren tasfiyelerde izleyen tasfiye dönemlerinin başındaki servet değeri, bir önceki dönemin son bilânçosunda görülen servet değeridir…”
hükümlerine yer verilmiştir.
Bu hüküm ve açıklamalara göre; şirket ortakları tarafından nakden veya aynen konulmuş olan sermayenin tasfiye nedeniyle ortaklara iadesi halinde kurumlar vergisine tabi tutulacak bir kazanç doğmayacağı gibi kâr dağıtımına bağlı vergi kesintisi de yapılmayacaktır.
Dolayısıyla, … Belediye Başkanlığı tarafından şirketinize ayni sermaye olarak konulan taşınmazın şirketinizin tasfiyesi nedeniyle sermaye olarak konulduğu haliyle aynen … Belediye Başkanlığına iadesi nedeniyle kurumlar vergisine tabi tutulacak bir kazanç oluşmayacağı gibi kâr dağıtımına bağlı vergi kesintisi de yapılmayacaktır.
Öte yandan, ayni sermaye olarak konulmuş olan söz konusu taşınmaz dolayısıyla önceki hesap dönemlerinde ayrılan amortisman tutarlarının, bu taşınmazın tasfiye nedeniyle … Belediye Başkanlığına aynen iade edildiği döneme ilişkin kurum kazancının (tasfiye karının) tespitinde gelir olarak dikkate alınması ve kurumlar vergisine tabi tutulması, kurumlar vergisinden sonra kalan tutar üzerinden de kar dağıtımına dayalı stopaj uygulanması gerektiği tabiidir.
B-Katma Değer Vergisi Kanunu Yönünden:
3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun;
-1/1 inci maddesinde, Türkiye’de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV’ye tabi olduğu,
-17/2-b maddesinde, Kanunun 17/1 inci maddesinde sayılan kurum ve kuruluşlara bedelsiz olarak yapılan her türlü mal teslimi ve hizmet ifalarının KDV’den istisna olduğu,
-17/4-r maddesinde, kurumların aktifinde, en az iki tam yıl süreyle bulunan iştirak hisseleri ile taşınmazların satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimlerinin KDV’den istisna edildiği ancak, istisna kapsamındaki kıymetlerin ticaretini yapan kurumların, bu amaçla aktiflerinde bulundurdukları taşınmaz ve iştirak hisselerinin teslimlerinin ise istisna kapsamı dışında olduğu,
hüküm altına alınmıştır.
Konu ile ilgili olarak KDV Genel Uygulama Tebliğinin “2.4. Belli Kurum ve Kuruluşlara Yapılan Bedelsiz Teslim ve Hizmetlerde İstisna” başlıklı bölümünde, “3065 sayılı Kanunun (17/2-b) maddesinde; Kanunun (17/1) inci maddesinde sayılan kurum ve kuruluşlara bedelsiz olarak yapılan teslim ve hizmetlerin, KDV’den istisna olduğu hüküm altına alınmıştır.
Söz konusu kurum ve kuruluşlara yapılan her türlü bedelsiz mal teslimi ve hizmet ifaları KDV’den istisna olup, teslim ve hizmet bedeli ile ilgili herhangi bir alt ya da üst sınır söz konusu olmaksızın istisna uygulanır.” açıklamalarına yer verilmiştir.
Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, belediye tarafından ayni sermaye olarak şirket sermayesine ilave edilen taşınmazın, şirket genel kurulunun tasfiye ve taşınmazın bedelsiz olarak belediyeye devrine yönelik kararı uyarınca, bedelsiz olarak Kanunun 17/1 inci maddesinde sayılan kurumlardan olan … Belediyesine devri, Kanunun 17/2-b maddesi gereğince KDV den istisnadır.
C- Harçlar Kanunu Yönünden :
492 sayılı Harçlar Kanununun 57 nci maddesinde, tapu ve kadastro işlemlerinden bu Kanuna bağlı (4) sayılı tarifede yazılı olanların tapu ve kadastro harçlarına tabi olduğu, Kanuna bağlı (4) sayılı tarifenin “I-Tapu İşlemleri” başlıklı bölümünün 20/a fıkrasında ise, gayrimenkullerin ivaz karşılığında veya ölünceye kadar bakma akdine dayanarak yahut trampa hükümlerine göre devir ve iktisabında gayrimenkulün beyan edilen devir ve iktisap bedelinden az olmamak üzere emlak vergisi değeri üzerinden (Cebri icra ve şüyuun izalesi hallerinde satış bedeli, istimlaklerde takdir edilen bedel üzerinden) devir eden ve devir alan için ayrı ayrı nispi harç alınacağı hükme bağlanmıştır.
Aynı Kanunun “Harçtan Müstesna Tutulan İşlemler” başlıklı 59/a maddesinde ise, Genel ve özel bütçeli idarelerle, il özel idareleri, belediyeler ve köylerin iktisap edecekleri
gayrimenkullerin vesair ayni hakların tescili, şerhi gerektiren işlemleri ve bunların terkinleri tapu harcından istisna tutulmuştur.
Bu itibarla, … Belediye Başkanlığınca şirketinize ayni sermaye olarak konulmuş olan taşınmazın, genel kurul kararı ile tekrar … Belediyesine devrine ilişkin tapu işlemlerinden, 492 sayılı Kanunun 59/a maddesi uyarınca … Belediyesinden harç aranılmaması, şirketinizden ise Kanuna bağlı (4) sayılı tarifenin I-20/a fıkrasına göre harç tahsil edilmesi gerekmektedir.
Bilgi edinilmesi rica ederim.

Döküman için Tıklayınız