“Davacı şirketin, 2007 ila 2010 yıllarında sahte faturaları yasal defter ve kayıtlarına intikal ettirdiği,…. gerekçesiyle hakkında vergi ziyaı cezalı tarhiyat yapılmış,
(eski) şirket müdürü olan … tarafından 14/10/2010 tarih ve 2010/2593, 2594, 2596 sayılı uzlaşma tutanakları imzalanmış,
tutanaklardaki amme borçlarının ödenmemesi üzerine dava konusu ödeme emri düzenlenmiştir.
Dosyada yer alan belgelerden, davacının (eski) müdürü …’nin kanuni temsilcilik görevinin 17/08/2010 tarihinde yapılan ortaklar kurulu toplasında kaldırıldığı ve aynı toplantıda … müdür olarak atanmasına karar verildiği, söz konusu kararın da 24/08/2010 tarih ve 7635 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde ilan edildiği,
….., yukarıdaki tespitlerden hareketle dava konusu ödeme emrinin dayanağı olan amme borçlarına ilişkin uzlaşma tutanaklarının yetkisiz kişi tarafından imzalanması dolayısıyla kesinleşmiş bir amme alacağının varlığından söz edilemeyeceği …” (Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu E:2019/3 K:2019/477)
Vatandaşların Kimlik ve İletişim Bilgileri Gibi Kişisel Verilerinin Sorgulanmasına İmkân Tanıyan Yazılım/ Program/Uygulamalara Yönelik Kişisel Verileri Koruma Kurulu İlke Kararı Yayımlanmıştır.
Hukuka Aykırı Olarak Elde Edilen Veriler Üzerinden Vatandaşların Kimlik ve İletişim Bilgileri Gibi Kişisel Verilerinin Sorgulanmasına İmkân Tanıyan Yazılım/Program/Uygulamalara Yönelik Kişisel Verileri Koruma Kurulunun 18/10/2019 Tarihli ve 2019/308 Sayılı İlke Kararı
Karar Tarihi | : 18/10/2019 |
Karar No | : 2019/308 |
Konu Özeti | : Hukuka Aykırı Olarak Elde Edilen Veriler Üzerinden Vatandaşların Kimlik ve İletişim Bilgileri Gibi Kişisel Verilerinin Sorgulanmasına İmkân Tanıyan Yazılım/Program/Uygulamalar Hakkında |
Kişisel Verileri Koruma Kurumuna intikal eden ihbarlar kapsamında avukatlar/hukuk büroları ile finans, gayrimenkul danışmanlık, sigorta vb. sektörlerde faaliyet gösteren bazı kişi ve kuruluşlar tarafından muhtelif yollarla elde edilen veriler üzerinden vatandaşların kimlik ve iletişim bilgileri gibi kişisel verilerinin sorgulanmasına imkân tanıyan yazılım/program/uygulamaların kullanılmakta olduğu tespit edilmiştir. Yapılan değerlendirme sonucunda bu durumun, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanununun veri sorumlularının veri güvenliğine ilişkin yükümlülüklerini düzenleyen 12 nci maddesi hükümlerine aykırılık oluşturduğu dikkate alınarak, yaşanabilecek veri güvenliği ihlallerinin önüne geçilmesini teminen;
– Bu mahiyetteki yazılımları/programları/uygulamaları kullandığı tespit edilenler hakkında Türk Ceza Kanunu kapsamında gerekli adli işlemlerin tesisi için konunun, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 158 inci maddesi hükmü uyarınca ihbaren ilgili Cumhuriyet Başsavcılıklarına bildirileceği,
– Kişisel Verileri Koruma Kurulunun görev alanına giren yönüyle de veri sorumluları hakkında 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanununun 18 inci maddesi hükmü çerçevesinde idari işlem tesis edileceği hususlarında kamuoyunun bilgilendirilmesine,
– 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanununun 15 inci maddesinin altıncı fıkrası hükmü uyarınca alınan bu ilke kararının Resmi Gazete ile Kurumun internet sitesinde yayımlanmasına
oybirliği ile karar verilmiştir.
MÜCBİR SEBEP HALİNİN, ZAYİ BELGESİ OLMAKSIZIN İSPATI
“Davacı şirketin arşiv olarak kullandığı binanın su basması nedeniyle, defter ve belgelerinin okunamaz ve kullanılamaz durumda olduğu, gerek Jandarma Karakol Komutanlığı, Zabıta Amirliği ve İtfaiye Müdürlüğü tarafından düzenlenen tutanaklarla, gerek Sarıyer 2. Asliye Hukuk Mahkemesince yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporla ortaya konularak, 213 sayılı Kanunun 13’üncü maddesi uyarınca mücbir sebep halinin varlığının ispatlandığı sonucuna ulaşılmıştır.
Bu durumda davacıdan, defter ve belgelerini ibraz ederek alış belgelerini defterlerine kaydettiğini belgelemesi beklenemeyeceği gibi katma değer vergisi indirimleri kabul edilmeyen davacının, indirim uygulama koşullarından ikincisi olan, indirim konusu yapılan vergilerin alış belgelerinde ayrıca gösterilmiş olmasını kanıtlama yükümlülüğü de bulunmamaktadır.”
(Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu E:2017/428 K:2017/636)
Bir operatör şirketinin ilgili kişinin internet sitesi üzerinden yapmış olduğu başvurusunu kimlik teyidi yapamadığı gerekçesiyle reddetmesine ilişkin olarak Kişisel Verileri Koruma Kuruluna yapılan başvuru hakkında veri sorumlusuna verilen talimatlandırma ve mevzuatı hatırlatma kararı
“Bir operatör şirketinin, ilgili kişinin internet sitesi üzerinden yapmış olduğu başvurusunu kimlik teyidi yapamadığı gerekçesiyle reddetmesine ilişkin olarak Kurula yapılan başvuru” hakkında Kişisel Verileri Koruma Kurulunun 01/10/2019 Tarihli ve 2019/296 Sayılı Karar Özeti
Karar Tarihi | : 01/10/2019 |
Karar No | : 2019/296 |
Konu Özeti | : Bir operatör şirketinin ilgili kişinin internet sitesi üzerinden yapmış olduğu başvurusunu kimlik teyidi yapamadığı gerekçesiyle reddetmesine ilişkin olarak Kurula yapılan başvuru hakkında |
İlgili kişinin bireysel olarak faturalı telekomünikasyon ve buna bağlı hizmetler aldığı Operatör Şirketine (Şirket) internet sitesi üzerinden yapmış olduğu başvurusunun, Şirketin internet sitesinde bulunan KVKK başvuru formunun doldurularak noter aracılığıyla veya elektronik imzalı e-posta ile iletilmediğinden bahisle kimlik teyidi yapılamadığı gerekçesiyle reddedilmesi sonucu Kişisel Verileri Koruma Kuruluna ilettiği şikayet başvurusunun incelenmesi neticesinde,
Şikayete konu olayda veri sorumlusundan alınan bilgiler ışığında; Şirketin internet sitesinde yer alan Gizlilik Politikasında ilgili kişi tarafından Şirkete yapılacak başvurunun KVKK talep formunun doldurularak Şirket adresine “noter kanalı vb. yollarla” gönderilmesi gerektiği doğrultusunda bilgilendirme mahiyetinde açıklamada bulunulduğu ve söz konusu formun Veri Sorumlusuna Başvuru Usul ve Esasları Hakkında Tebliğ’e (Tebliğ) uygun bir formatta sunulduğu, Şirketin yapılacak başvurularda belirtilen şekilde başvuruyu aramasının nedeni olarak kişilerin kimlik tespitinin amaçlandığı, Şirket tarafından başvuran kişi ile bilgisi talep edilenin aynı kişi olup olmadığı hususunda Tebliğ’de belirtilen yöntemlere ek bir kontrol mekanizması daha oluşturulduğu, ilgili kişinin başvurusunun Şirket tarafından belirtilen yöntem üzerinden değil Şirketin müşteri hizmetlerine elektronik ortamda yapıldığı, ilgili kişinin başvurusunu ilettiği formda ise Şirketin başvuru amacına yönelik oluşturduğu KVKK talep formunun aksine kimlik teyidini sağlayacak TC kimlik numarası, adres gibi bilgilerin istenmediği, yalnızca ad soyad, telefon, e-posta adresi gibi bilgilerin zorunlu olarak yer aldığı ve bu sebeplerle bahsi geçen şikayet başvurusunun Tebliğ’e uygun olmadığı anlaşılmış olup,
6698 sayılı Kanun’un “Veri Sorumlusuna Başvuru” başlıklı 13’üncü maddesinin (1) numaralı fıkrasında, ilgili kişinin bu Kanun’un uygulanmasıyla ilgili taleplerini yazılı olarak veya Kurulun belirleyeceği diğer yöntemlerle veri sorumlusuna ileceği, bu kapsamda Veri Sorumlusuna Başvuru Usul ve Esasları Hakkında Tebliğ’in “Başvuru Usulü” başlıklı 5’inci maddesinde, ilgili kişinin Kanun’un 11’inci maddesinde belirtilen hakları kapsamında taleplerini yazılı olarak veya kayıtlı elektronik posta (KEP) adresi, güvenli elektronik imza, mobil imza ya da ilgili kişi tarafından veri sorumlusuna daha önce bildirilen ve veri sorumlusunun sisteminde kayıtlı bulunan elektronik posta adresini kullanmak suretiyle veya başvuru amacına yönelik geliştirilmiş bir yazılım ya da uygulama vasıtasıyla veri sorumlusuna ileteceği ve Tebliğ’in 6’ncı maddesinde veri sorumlusunun bu tebliğ kapsamında yapılacak başvuruları etkin, hukuka ve dürüstlük kuralına uygun olarak sonuçlandırmak üzere gerekli her türlü idari ve teknik tedbirleri almakla yükümlü tutulduğu hükümlerine yer verildiği dikkate alınarak;
- Şirketçe kimlik teyidi sağlamak amacıyla yalnızca noter kanalı veyahut e-imza ile başvuruda bulunabileceğinin bildirilmesi sonucu Kanun’da ya da Tebliğ’de öngörülmeyen maddi bir külfet getirilmesinin ve ilgili kişinin bu şekilde yanlış yönlendirilmesi suretiyle söz konusu KVKK talep formunu doldurarak usule uygun bir başvuru yapma hakkının engellenmesinin Tebliğ’in 6’ncı maddesinde sayılan hukuka uygunluk ve dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı dikkate alındığında, Tebliğ hükümlerine uyum konusunda azami dikkat ve özenin gösterilmesi hususunda Şirketin talimatlandırılmasına,
- İlgili kişiye ise 6698 sayılı Kanun’un 11’inci maddesi kapsamında ilgili kişinin hakları ile Veri Sorumlusuna Başvuru Usul ve Esasları Hakkında Tebliğ’in ilgili maddelerinin hatırlatılmasına
karar verilmiştir.
Kişisel Verileri Koruma Kurulu, cep telefonu numarasının bir banka tarafından veriliş amacı dışında kullanılması nedeniyle 100.000-TL idari para cezası kesmiştir.
“Bir bankanın, ilgili kişinin cep telefonu numarasını bankaya veriliş amacı dışında kullanması” hakkında Kişisel Verileri Koruma Kurulunun 18/09/2019 Tarihli ve 2019/227 Sayılı Karar Özeti
Karar Tarihi | : 18/09/2019 |
Karar No | : 2019/277 |
Konu Özeti | : İlgili kişinin, kişisel verisi olan cep telefonu numarasının bir banka tarafından veriliş amacı dışında kullanılması hakkında |
Şikâyetçinin bir banka çalışanının kendisini arayarak eşinin müdürü olduğu Şirket ile ilgili olarak eşine ulaşamadığını ve eşiyle iletişime geçebilmesi konusunda kendisine yardımcı olmasını talep ettiği, bunun üzerine müşterisi olarak Bankaya kendisiyle ilgili işlemlerde kullanılması için vermiş olduğu iletişim bilgilerine amacı dışında nasıl ve neden ulaşıldığı hakkında bilgi almak için Bankaya başvuru yaptığı ve Bankanın kendisine yazılı bir cevap vermediği iddiasıyla yapılan başvurusunun incelenmesi sonucunda;
Şikâyetçinin talebini Bankaya e-posta yoluyla ilettiği ancak Bankadan cevap verilmediği yönündeki iddiası ile ilgili olarak Bankanın Şikâyetçinin e-posta adresine mesaj gönderdiği ve gönderilen mesajda “… paylaşımınız hakkında detaylı bilgilendirme yapabilmek amacıyla iletişim numaranız üzerinden size ulaşmayı denedik ancak yanıt alamadık. İşleminiz ile ilgili detayları …Hizmet Hattı’nı arayarak öğrenebilirsiniz…” ifadelerine yer verilerek şikayetçinin bilgilendirilmesi yoluna gidildiği görülmüştür.
Bu çerçevede;
- Banka tarafından, Şikâyetçiye gönderilen e-posta mesajında başvurusuna ilişkin detayları Banka Hizmet Hattını arayarak öğrenebileceğine dair bilgilendirme yoluna gidilmesinin, veri sorumlusunca Şikâyetçiye başvurusunda talep ettiği hususları açıklayıcı nitelikte yazılı veya elektronik ortamda bir cevap olarak değerlendirilemeyeceği kanaatine ulaşılmış olduğundan, Şikâyetçinin başvurusuna Veri Sorumlusuna Başvuru Usul ve Esasları Hakkında Tebliğ hükümlerine uygun cevap verilmemiş olması nedeniyle Bankaya Kanun ve Tebliğ hükümlerine uyum hususunda azami dikkat ve özenin gösterilmesi konusunda hatırlatmada bulunulmasına,,
- Şikâyetçinin müşterisi olduğu Bankaya kendisine ait iş ve işlemlerde ulaşılması adına vermiş olduğu telefon numarası bilgisinin, eşine ulaşılmasında yardımcı olunabilmesi adına işlenmesinin, 6698 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin (2) numaralı fıkrasının (c) ve (ç) bentlerinde yer alan kişisel verilerin işlenmesinde “belirli, açık ve meşru amaçlar için işlenme ve işlendikleri amaçla bağlantılı, sınırlı ve ölçülü olma” ilkelerine uyulması zorunluluğuna aykırı olduğu ve bu çerçevede Kanunun 12 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca veri sorumlusunun kişisel verilerin hukuka aykırı olarak işlenmesini önlemek amacıyla uygun güvenlik düzeyini temin etmeye yönelik gerekli her türlü teknik ve idari tedbirleri almadığını göstermesi nedeniyle Banka hakkında Kanunun 18 inci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendi uyarınca 100.000 TL idari para cezası uygulanmasına
karar verilmiştir.
Kişisel Verilerin Korunması Kurulu, ilgili kişinin kimlik görüntülerinin silinmesi talebi karşısında, veri sorumlusu havayolu taşımacılık şirketine veri güvenliğine ilişkin yükümlülükleri yerine getirmediği nedeniyle 100.000,00-TL para cezası kesilmiştir.
Bir havayolu taşımacılık şirketinin (veri sorumlusu) sunduğu sadakat programını kullanan ilgili kişinin kullanıcı adı ve parola bilgilerini değiştirme talebi karşısında ilgili kişiden arkalı önlü kimlik görüntüsü talep eden veri sorumlusu” hakkında Kişisel Verileri Koruma Kurulunun 01.10.2019 Tarihli ve 2019/294 sayılı Karar Özeti
Karar Tarihi | : 01/10/2019 |
Karar No | : 2019/294 |
Konu Özeti | : Bir havayolu taşımacılık şirketinin (veri sorumlusu) sunduğu sadakat programını kullanan ilgili kişinin kullanıcı adı ve parola bilgilerini değiştirme talebi karşısında ilgili kişiden arkalı önlü kimlik görüntüsü talep eden, ilgili kişinin kimlik görüntülerinin silinmesi talebine ise verilerin sistemlerinde tutulmadığı ve üçüncü kişilerle paylaşılmadığı yanıtını veren veri sorumlusu hakkında yapılan şikayet hk. |
Bir havayolu taşımacılık şirketinin (veri sorumlusu) sunmuş olduğu sadakat programını kullanırken kullanıcı adı ve parola bilgilerini değiştirme talebiyle veri sorumlusuna başvuran ilgili kişiye, arkalı önlü kimlik görüntüsünü iletmesi halinde talebinin yerine getirileceği cevabının verilmesi, o sırada bilet bilgilerine erişmek için kimlik görüntüsünü elektronik olarak ileten, ancak daha sonra veri sorumlusuna başvurmak suretiyle kimlik görüntülerinin silinmesi ve kişisel verileri üçüncü kişilere aktarıldıysa, verilerin aktarılan üçüncü kişilerin kayıtlarından da silinmesi talebine kişisel verilerinin sistemlerinde tutulmadığı ve üçüncü kişilerle paylaşılmadığı yanıtını alan ilgili kişinin Kuruma yaptığı başvurunun incelenmesi neticesinde,
- İlgili kişinin kimlik görüntüsünde yer alan bilgilerin “kan grubu” ve “din” bilgilerini de içermesi nedeniyle arkalı önlü kimlik görüntüsünde yer alan verilerin özel nitelikli kişisel veri niteliğinde olduğu, bu nedenle Kanunun 5 inci ve 6 ncı maddelerinde düzenlenen hükümlerin birlikte dikkate alınması gerektiği, söz konusu verilerin özel nitelikli verileri de ihtiva etmesi nedeniyle ilgili kişinin açık rızası olmadan gerçekleştirilen veri işleme faaliyetinin hukuka aykırı bir işleme olduğu,
- Başvuruya konu olay Genel İlkeler bakımından değerlendirildiğinde,
- Arkalı önlü kimlik görüntüsünün işlenmesinin, Kanunun 5 inci ve 6 ncı maddeleri kapsamında kişisel verilerin işlenme şartlarına uygun olmayan bir işleme faaliyeti olduğu değerlendirildiğinden, hukuka uygunluk ilkesine aykırı olduğu; öte yandan veri sorumlusunun kimlik görüntüsünün muhafaza edilmesine rağmen kayıt altına alınmadığı yönünde ilgili kişiye cevap vermesinden dolayı şeffaf olmadığı, bu nedenlerle de dürüstlük kuralına aykırı veri işleme faaliyetinde bulunduğu,
- Veri sorumlusunun kimlik görüntülerini işlemesinde hangi hukuki işleme şartına dayandığı hususunun ilgili kişiye verilen cevaptave kurumumuza intikal eden yazıda belirtilmediği, bu nedenle veri sorumlusunun veri işleme faaliyetinin belirli, açık ve meşru amaçlar için işlenme ilkesine aykırı olduğu,
- Kimlik doğrulama işlemi için daha az verinin işlenmesinin mümkün olduğundan hareketle veri sorumlusunun somut olayda işlediği kimlik görüntüsünün işlendikleri amaçla bağlantılı, sınırlı ve ölçülü olma ilkesine aykırı olduğu,
- Veri sorumlusunun kimlik görüntüsünü işlediği gibi, kimlik doğrulama işlemi bittikten sonra bu verileri silmediği, Kurumumuzca bilgi belge talep edilmesi üzerine sildiğini beyan ettiği gerçeğinden yola çıkarak, veri sorumlusunun veri işleme faaliyetinin ilgili mevzuatta öngörülen veya işlendikleri amaç için gerekli olan süre kadar muhafaza edilme ilkesine de aykırı olduğu,
- İlgili kişinin, amacın ortadan kalktığı gerekçesi ile kişisel verilerini içeren nüfus cüzdanı görüntüsünün silinmesi veya yok edilmesi ile kişisel verilerinin silinmesi veya yok edilmesi işlemlerinin kişisel verilerinin aktarıldığı üçüncü kişilere de bildirilmesini talep ettiği, veri sorumlusunun ise güvenlik sebebi ile alınan kimlik kartı, pasaport ya da kimlik görüntüsü gibi bilgilerin kayıt altına alınmadığı ve üçüncü kişiler ile paylaşılmadığı şeklinde elektronik posta vasıtasıyla yanıt verdiği, ancak daha sonra Kurumumuzun bilgi ve belge talep etmesi üzerine veri sorumlusu tarafından yapılan incelemede ilgili kişi ile iletişim halinde olan çağrı merkezi ekibi tarafından ilgili kişinin ilk başvurusu işleme alınırken kimlik doğrulama sürecinin Şirket kurallarına uygun olarak yürütülmediği, kimlik görüntülerinin alınmasına dair şikayetin içeriğinin doğru tahlil edilemediği, ilgili kişinin, kimlik görüntülerinin kaydedilmediği ve üçüncü kişilerle paylaşılmadığı şeklinde hatalı bilgilendirildiği ve yazılı çalışma kurallarının aksine talep değerlendirme, görüş ve destek birimlerinin yeterli bilgisi olmadan şikayetlerin yanıtlandığının tespit edildiği, ilgili kişinin iletmiş olduğu kimlik görüntülerinin şikayet modülü yazılım firmasının sunucuları üzerinde bulundurulduğu, kimlik görüntülerinin silinmediğinin tespit edildiği, dolayısıyla inceleme neticesinde işlem yapan çağrı merkezi personelinin başvuru sahibi ilgili kişiyi kişisel verilerinin saklandığı yerler ve paylaşıldığı üçüncü kişiler hakkında yanlış bilgilendirdiğinin ve bilgi eksikliği nedeniyle verilerinin silinmesine ve veri işleyenleri öğrenmeye yönelik taleplerini işleme almadığının tespit edildiğinin belirtildiği, bu nedenle veri sorumlusunun, ilgili kişinin veri sorumlusuna başvuru hakkına riayet etmediği, diğer bir deyişle, veri sorumlusunun ilgili kişinin başvurusuna hukuka ve dürüstlük kuralına uygun bir yanıt vermediği,
- Diğer yandan, veri sorumlusunun, Kanun kapsamındaki başvurusuna cevap verebilmek amacıyla ilgili kişinin kimliğinin teyidi noktasında ek bilgi istemesinin yerinde olduğu değerlendirilmekle birlikte, ilgili kişinin din ve kan grubu gibi özel nitelikli kişisel verilerini de içeren arkalı önlü kimlik görüntüsünün talep edilmesinin, Kanunun “Genel İlkeler” başlıklı 4 üncü maddesinde düzenlenen “işlendikleri amaçla bağlantılı, sınırlı ve ölçülü olma” ilkesine uygun olmadığı gibi, Kanunun özel nitelikli kişisel verilerin işlenmesini düzenleyen 6 ncı maddesine de uygun olmadığı, zira veri sorumlusunun da yapığı savunmada, somut olayda çağrı merkezi ekibi tarafından yazılı çalışma kurallarına aykırı şekilde kimlik belgesi talep edildiğini belirterek, olaya ilişkin ikrarda bulunduğu,
- Yukarıda açıklandığı üzere somut olayda işlenen kimlik görüntüsüne yönelik olarak ilgili kişinin açık rızasının alınmadığı, açık rızanın aranmadığı diğer hallerin bulunmadığı, genel ilkelere uyulmadığı ve ilgili kişinin haklarına riayet edilmediği gerekçesiyle veri işleme faaliyetinin hukuka aykırı olduğu, bu çerçevede kişisel verilerin hukuka aykırı işlenmesini önlemek amacıyla uygun güvenlik düzeyini temin etmeye yönelik gerekli her türlü teknik ve idari tedbirleri almak zorunda olan veri sorumlusunun veri güvenliğine ilişkin yükümlülüğüne aykırı davrandığı
tespit edilmiş olup, bu itibarla,
- Kanunun 12 inci maddesinin (1) numaralı fıkrasında yer alan veri güvenliğine ilişkin yükümlülükleri yerine getirmediği değerlendirilen Veri Sorumlusu hakkında Kanunun 18 inci maddesinin 1 numaralı fıkrasının (b) bendi uyarınca 100.000 TL idari para cezası uygulanmasına,
- Veri sorumlusunun Kurumumuza ilettiği yazıda, kişisel verilerinin silindiği hususunda ilgili kişinin bilgilendirileceğini belirtmiş olmasına rağmen, inceleme sürecinde bu bilgilendirmenin yapıldığına dair taraflardan gelen herhangi bir bildirim olmadığı dikkate alındığında, ilgili kişinin kimlik görüntüsünü içeren kişisel ve özel nitelikli kişisel verilerinin veri sorumlusu ve veri işleyenlerin sistemlerinden silindiği bilgisinin ilgili kişiye bildirilerek Kurumumuza bilgi verilmesi, önceden bildirildi ise bunu tevsik edecek bilgi ve belgelerin Kurumumuza iletilmesi konusunda veri sorumlusunun talimatlandırılmasına,
- Kişisel verileri işlenen müşterilerin bundan sonraki taleplerinde benzer karışıklıklara meydan vermemek amacıyla, sadakat kart uygulaması ve diğer hizmetlerin sunulması sürecinde kendi adına veya bir başkası adına kişisel verilere ilişkin talepte bulunan kişilerin kimliklerinin teyit edilmesi noktasında uygulanacak yöntem ve bu durumda işlenecek kişisel verilere ilişkin kurumsal düzenlemeleri Kanun kapsamında gözden geçirerek, ilgili birimleri ile veri işleyenleri bilgilendirmesi hususunda veri sorumlusunun talimatlandırılmasına,
karar verilmiştir.
YASAL SÜRE İÇİNDE FATURA ALINMADIĞI İDDİASIYLA 213 SAYILI VERGİ USUL KANUNUNUN 353/1 MADDESİ UYARINCA KESİLEN ÖZEL USULSÜZLÜK CEZASI
“… araçların satışını yapan şirket tarafından satılan otobüsler için yedi günlük yasal süreden sonra olmakla beraber denetim tarihinden önce faturaların düzenlendiği tespit edildiğinden, anılan Kanun hükmünde belirtilen fatura alınmaması halinin söz konusu olmadığı, ….davacı adına kesilen özel usulsüzlük cezasında hukuka uygunluk görülmemiştir.”
(Danıştay 4.Daire E:2006/3619 K:2006/2986)
SADECE ALT FİRMANIN MAL ALDIĞI ŞİRKET HAKKINDAKİ TESPİTLERE DAYANILARAK, MUHTEVİYATI İTİBARİYLE YANILTICI BELGE KULLANILDIĞI İDDİASIYLA YAPILAN KDV TARHİYATININ HUKUKİ DURUMU
“Davacıya fatura düzenleyen X Şirketi hakkında düzenlenen raporda alışlarının sahte olduğu, fatura alınan şirketler ile ortaklık bazında bağlantı bulunduğu, bu şirketlere ait defterlerin incelemeye ibraz edilmediği, şirkete yapılan teslimlerin gerçeği yansıtmadığı yolundaki tespitlerden hareketle X şirketinin davacıya düzenlediği faturaların muhteviyatı itibarıyle yanıltıcı olduğu sonucuna varılmıştır.
Ancak, tarhiyata dayanak alınan tespitlerin davacının mal aldığı şirketlerle ilgili olmadığı, sözü edilen şirketin mal aldığı firmalarla ilgili olduğu, bu şirket hakkındaki tespitlerin davacının indirim konusu yaptığı katma değer vergisinin beyan edilip edilmediği ya da hazineye ödenip ödenmediğine ilişkin olmayıp, faturaları düzenleyen şirket hakkında bir takım sonuçlar doğurabilecek tespitler olduğu,
X Şirketinin alışları ile satışlarının sahte olduğu yönünde bir tespitin de bulunmadığı, söz konusu tespitlerin X firmasının sahte fatura düzenlediğini göstermeyeceği, bu şekilde bir beyan ve tespitin bulunmadığı dikkate alındığında tarhiyatın eksik incelemeye dayalı olduğu anlaşıldığından, dava konusu vergi ve cezada hukuka uyarlık görülmemiştir.”
(Danıştay 4.Daire E:2008/3153 K: 2009/5811)
SAHTE FATURA KULLANILDIĞI İDDİASININ SOMUT TESPİTLERE DAYANMASI GEREKLİDİR.
“X Ltd. Şti’nin davacı şirkete ….Ağustos-Aralık dönemlerinde faturalar düzenlediği, faturaların düzenleme tarihinden sonra çeşitli tarihlerde şirkete ve ortaklarına adreslerinde tebligat yapılamadığının tespit edildiği, ancak davacı şirkete fatura düzenlenen dönemlerde adresinde bulunamadığına ilişkin herhangi bir tespitin yapılmadığı, ilgili dönem kurumlar ve muhtasar beyannamelerini vermemiş olmasının şirketin komisyon karşılığı fatura düzenlediğinin tek başına kanıtı olamayacağı, anılan şirketin ve davacının faaliyet konularının uyumlu olduğu anlaşılmıştır.
Bu durumda, X Ltd. Şti hakkında yapılan tespitler, düzenlediği faturaların sahte olduğunu göstermek için yeterli bulunmadığından, bu mükelleften alınan faturalar nedeniyle yapılan vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi tarhiyatında hukuki isabet görülmemiştir.
(Danıştay 9.Daire E: 2009/1944 K:2012/1607)
SAHTE FATURA İSNADINDA KULLANILAN DELİLLERİN BİR KISMINA İLİŞKİN DANIŞTAY KARARI
“Sahte fatura kullanımı iddiasıyla vergilendirme işlemi yapılırken, Kanuna uygun olarak biçimlendirilen muamelelerin bu biçimselliğinin ötesine geçilerek, işlemlerin tarafları arasında oluşan maddi ve hukuki ilişkinin gerçek mahiyetinin araştırılması gerekir.
Kanun, gerçek mahiyetin ortaya çıkarılmasında yemin hariç her türlü delile izin vermiştir. Bu deliller, tarafların ikrarı, vergiyi doğuran olayla ilişkisi doğal ve açık bulunan tanık ifadesi, muamelenin taraflarının ekonomik ve ticari konumları, işyerlerinin durumu, arandığında adresinde bulunup bulunamamasına ilişkin tespitler olabilir.
Gerçekleşmemiş teslim ve hizmetler dolayısıyla katma değer vergisi ödenmesi ve bunun sonucu olarak da bir vergi indirimi sözkonusu olamayacağından, vergi indirimine dayanak teşkil eden faturaların gerçeği yansıtıp yansıtmadığının ortaya konulması icap eder.”
(Danıştay 9.Daire E: 2007/5275 K: 2008/1818)