Danıştay
Vergi Dava Daireleri Kurulu
Esas No: 2016/768
Karar No: 2016/789
Özet: Tebligat hem posta hem de memur vasıtasıyla yaptırılabilirse de, memur vasıtasıyla tebliğ yaptırılması durumunda da posta yoluyla tebliğe iliĢkin hükümlerin uygulanması gerektiği, posta yoluyla yapılacak tebligatlarda tebliğ alındılarının 102’nci maddeye göre düzenlenerek tutanak haline getirilmesi zorunlu olduğu gibi memur eliyle tebliğ yapılması halinde de tebliğ yapılacak mükellefin adreste geçici ya da daimi bulunup bulunmadığı, adresin değiĢtirilip değiĢtirilmediği hususlarının yasada öngörülen usule uygun olarak tespit edilmesi ve bu durumun adres tespit tutanağına yazılması, ayrıca davacının bilinen adreslerine yönelik olarak yapılacak tüm bu iĢlemlerin ilanen tebliğ iĢleminden önce gerçekleĢtirilerek tamamlanması gerektiği hk.
Ġstemin Özeti : Davacı adına, Temmuz-Eylül 2004 dönemi için re’sen salınan bir kat vergi ziyaı cezalı geçici vergiyle hesaplanan gecikme faizinin tahsili amacıyla düzenlenen 9.11.2010 tarih ve 739 sayılı ödeme emri davaya KONU YAPILMIġTIR.
Ankara 6. Vergi Mahkemesi, 10.02.2016 gün ve E:2016/256, K:2016/219 sayılı kararıyla; DanıĢtay Vergi Dava Daireleri Kurulunun 26.11.2014 gün ve E:2014/918, K:2014/1197 sayılı bozma kararına uyarak; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 102’nci maddesi, 103’üncü maddesinin 2’nci fıkrası ve 107’nci maddesine göre tebligatın hem posta hem de memur vasıtasıyla yaptırılabileceği, memur vasıtasıyla tebliğ yaptırılması durumunda da posta yoluyla tebliğe iliĢkin hükümlerin uygulanması gerektiği, posta yoluyla yapılacak tebligatlarda tebliğ alındılarının 102’nci maddeye göre düzenlenerek tutanak haline getirilmesi zorunlu olduğu gibi memur eliyle tebliğ yapılması halinde de tebliğ yapılacak mükellefin adreste geçici ya da daimi bulunup bulunmadığı, adresin değiĢtirilip değiĢtirilmediği hususlarının yasada öngörülen usule uygun olarak tespit edilmesi ve bu durumun adres tespit tutanağına yazılması, ayrıca davacının bilinen adreslerine yönelik olarak yapılacak tüm bu iĢlemlerin ilanen tebliğ iĢleminden önce gerçekleĢtirilerek tamamlanması gerektiği, incelenen dosyada, davacı adına yapılan tarhiyata iliĢkin ihbarnamenin, bilinen “………..ANKARA “ adresinde 16.12.2009 tarihinde ve diğer bilinen “……………..ĠSTANBUL” adresinde 23.12.2009 tarihinde memur eliyle tebliğ edilmeye çalıĢıldığı, mahalle muhtarları nezdinde düzenlenen adres tespit tutanaklarıyla adreste bulunamama halinin tespit edildiği, 19.12.2009 tarihinde ise ilanen tebliğ iĢleminin gerçekleĢtirilerek amme alacağının kesinleĢtirildiğinin anlaĢıldığı, ilanen tebliğ iĢlemleri 213 s. Kanunun 102 ve 103’üncü maddelerinde belirtilen usul ve esaslara göre yapılmakta olup, tebliğ muhatabının bilinen adresi yanlıĢ veya değiĢmiĢ olması ve bu yüzden gönderilmiĢ olan mektubun geri gelmiĢ olması hallerinde, tebliğin ilanla yapılması mümkün olmakla birlikte, ilanen tebliğ iĢleminin gerçekleĢtirilmesinden önce muhataba bilinen tüm adreslerinde tebligat yapılmaya çalıĢılmasının yasal bir zorunluluk olduğu, dosyada bulunan tebliğ evraklarının incelenmesinden “…………..ĠSTANBUL” adresinde düzenlenen tutanağın 23.12.2009 tarihli olduğu, ilanen tebliğ iĢleminin ise 19.12.2009 tarihinde gerçekleĢtirildiği anlaĢıldığından, ilanen tebliğ iĢleminden önce davacının bilinen tüm adreslerinde tebliğe çalıĢılmadığı
sonucuna varıldığı, usulüne uygun olarak tebliğ iĢlemleri tamamlanmadığı anlaĢılan kamu alacağının kesinleĢtiğinin söylenemeyeceği gerekçesiyle ödeme emrini ĠPTAL ETMĠġTĠR.
Davalı idare tarafından; davacının bilinen adreslerinde bulunamaması üzerine ilanen tebliğ yoluna gidilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek kararın BOZULMASI ĠSTENMĠġTĠR.
Savunmanın Özeti: Temyiz isteminin reddi GEREKTĠĞĠ SAVUNULMUġTUR.
DanıĢtay Tetkik Hakimi DüĢüncesi : Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar bozma kararı uyarınca verilen kararın bozulmasını sağlayacak durumda görülmediğinden istemin reddi GEREKTĠĞĠ DÜġÜNÜLMEKTEDĠR.
TÜRK MĠLLETĠ ADINA
Hüküm veren DanıĢtay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, 2577 sayılı Ġdari Yargılama Usulü Kanununun 49’uncu maddesinin 4’üncü fıkrasında, davanın incelendiği ilk derece yargı yeri kararının temyiz incelemesi sonunda bozulmasından sonra bozmaya uyulmayarak ilk kararda ısrar edilmesi halinde, bu karara karĢı yapılan temyiz isteminin Ġdari veya Vergi Dava Daireleri Kurulları tarafından inceleneceği ve Kurulların kararlarına uyulmasının zorunlu olduğu öngörülmekle; yargılamanın bu aĢamasında, ne bozulmakla kaldırılan ilk karar ve ne de ısrar edilmekle hükmüne uyulmayan bozma kararına göre temyiz incelemesi yapılamayacağı için ısrar kararı, Vergi Dava Daireleri Kurulu kararıyla bozulan vergi mahkemesi tarafından yeniden verilen karara karĢı yapılan temyiz baĢvurusunun, uyulması yasadan dolayı zorunlu olan Kurulun bozma kararına uygunlukla sınırlı olarak incelenebileceğine ve bu incelemenin, uyulması zorunlu bozma kararını veren Kurulumuz tarafından yapılabileceğine; aynı nedenle temyiz isteminin Kurulumuzca incelenmesi gerektiğine; Kurul Üyeleri E.Fahrünnisa TUNCA ve Resul ÇOMOĞLU›nun bu konudaki karĢı oyları ve oyçokluğuyla karar verilerek dosyadaki belgeler incelendikten sonra GEREĞĠ GÖRÜġÜLDÜ:
DanıĢtay Vergi Dava Daireleri Kurulunun bozma kararı üzerine vergi mahkemelerince verilen kararlar, bozma esaslarına uygunluk yönünden temyizen incelenebileceğinden, Ankara 6. Vergi Mahkemesinin 10.02.2016 gün ve E:2016/256, K:2016/219 sayılı kararının, DanıĢtay Vergi Dava Daireleri Kurulunun bozma kararındaki esaslara uygun olduğu anlaĢıldığından, temyiz isteminin reddine, 22.06.2016 tarihinde OYÇOKLUĞUYLA KARAR VERĠLDĠ.
Karşı Oy
Vergi Mahkemesinin ısrar kararının DanıĢtay Vergi Dava Daireleri Kurulunca bozulması üzerine, bu karara uyularak aynı Mahkemece verilen kararın temyizen BOZULMASI ĠSTENĠLMEKTEDĠR.
2575 sayılı DanıĢtay Kanununun 38’inci maddesinin 2’nci fıkrasında, Vergi Dava Daireleri Kurulunun, vergi mahkemelerinden verilen ısrar kararlarıyla vergi dava dairelerinden ilk derece mahkemesi olarak verilen kararları temyizen inceleyeceği HÜKME BAĞLANMIġTIR. Dosyada temyizen bozulması istenilen karar vergi mahkemesince verilmiĢ bulunduğundan, temyiz baĢvurusunun Kurulca incelenebilmesi için, söz konusu kararın ısrar kararı niteliğinde OLMASI GEREKMEKTEDĠR.
2577 sayılı Ġdari Yargılama Usulü Kanununun 49’uncu maddesinin 4’üncü fıkrasında yer alan düzenlemeden, “ısrar” kararının, DanıĢtayın ilgili dava dairesince kararı bozulan ilk derece mahkemesinin bu karara uymaması, ilk kararında direnmesi OLDUĞU ANLAġILMAKTADIR. DanıĢtay Vergi Dava Daireleri Kurulunun görevi, bu karara karĢı yapılan temyiz baĢvurusuyla ĠLGĠLĠDĠR. Anılan 4’üncü fıkrada belirtildiği üzere Kurul, bu baĢvuruyu inceledikten sonra, dairenin bozma kararını uygun görürse, mahkemenin ısrar kararını bozar ve söz konusu kararı ortadan kaldırır. Israr kararı ortadan kalkan Mahkeme, bozma kararına UYMAK ZORUNDADIR. Bozma üzerine verilen vergi mahkemesi kararının temyizi halinde ise inceleme, kararın daire kararına uygunluğu YÖNÜNDEN OLACAKTIR. Bu incelemeyi yapmaya yetkili merci de Vergi Dava Daireleri değil ilk bozma kararını veren DAVA DAĠRESĠDĠR.
Bu nedenle, ısrar niteliğinde bulunmayan kararı temyizen incelemek üzere dosyanın ilgili dava dairesine gönderilmesi gerektiği oyu ile temyiz isteminin esasının incelenmesi yolundaki karara katılmıyoruz.

Dosyayı indirmek için Tıklayınız.